Elektromiyografi (EMG) İzmir
Elektromiyografi (EMG) Nedir? 20. yüzyılın ikinci yarısında, eleketronik alanında yaşanan gelişmelerle periferik sinirler ve kasların fizyolojisinin klinik ola...
Uzm.Dr. Hasan Ergün
Nöroloji; merkezi sinir sistemindeki rahatsızlıkların ve hastalıkların teşhis edilmesinden, araştırılmasından ve tedavi edilmesinden sorumlu olan tıp bilim dalıdır.
“Nöron Bilimi” anlamına gelen nöroloji; merkezi sinir sistemindeki rahatsızlıkların ve hastalıkların teşhis edilmesinden, araştırılmasından ve tedavi edilmesinden sorumlu olan tıp bilim dalıdır. Nöroloji;
Nörolojik hastalıklar hastaların genel sağlık durumlarını etkiler ve hayat kalitelerini düşürerek onları yardıma muhtaç hale getirir. Erken teşhisin önemli bir fark yarattığı nörolojik hastalıkların tespitinde teknolojik tetkik yöntemlerinden yararlanılmaktadır.
Bilgisayarlı Tomografi, Manyetik Rezonans Görüntüleme, Karotis-Vertebral Arter Doppler, EEG, EMG gibi teknolojiler hastalıkların teşhisini ve takibini mümkün hale getirmektedir.
Beyindeki elektriksel olgunlaşmanın tespit edilmesi; beyin iltihabı hastalıkları, uyku bozuklukları, bazı psikiyatrik hastalıklar, sara hastalığı ve algı bozuklukları teşhisi amacıyla kullanılan bir görüntüleme tekniğidir. EEG teknikleri sırasında hasta uyurken ya da uyanıkken beyindeki elektrik dalgaları kaydedilir ve bu yolla anomalilerin tespit edilmesi sağlanır.
Sinirlerdeki ve kaslardaki elektrik sinyallerinin yazdırılmasını mümkün hale getiren bir tanı yöntemi olarak EMG, periferik sinir hücrelerini, motor sinir hücrelerini, kas liflerini etkileyen ve sinir-kas iletisini bozan hastalıkların teşhis edilmesinde kullanılır. Sinir sıkışmaları, sinir yaralanmaları, kas erimesi, omur ilik hastalıkları gibi sorunlar yaşayan hastaların problemlerinin teşhisleri için EMG’den yararlanılır.
Beyin, omurilik, kas, iskelet ve boyun bölgesinde meydana gelen hastalıkların teşhisinde sıklıkla kullanılan manyetik rezonans görüntüleme (MRG) tekniği hastaların sağlık durumları ile ilgili detaylı bilgi edinilmesini sağlar.
İç organların net bir şekilde görüntülenmesini mümkün hale getiren Bilgisayarlı Tomografide beyin de incelenebilmektedir. Aynı zamanda omurga hastalıklarının da teşhis edilmesini mümkün hale getiren teknoloji, nöroloji bölümünde doktorların tanı koyma süreçlerini hızlandırmaktadır.
Alzheimer hastalığı ilerleyen bir şekilde bilişsel yeteneklerin azalmasına neden olan bir beyin hastalığıdır. Kişi yavaş yavaş çevre ile iletişim kurma yeteneğini, karar verme yeteneğini ve belleğini kaybeder. Günlük yaşam aktivitelerini yerine getirmede zorlanır ve günlük işlerini yapmak için yardıma ihtiyacı olmaya başlar
Alzheimer hastalığı henüz nedeni tam olarak bilinmeyen şekilde beyin hücrelerinin programlanandan daha erken ölmesi ve oluşan anormal protein birikmesine bağlı olarak gelişir.
Hastalığın ilk belirtisi ve olmazsa olmaz özelliği unutkanlıktır. Özellikle yakın zamanda olan olayları, kişileri ve öğrenilmiş bilgileri unutmak şeklinde görülür. Hasta bilgi ve becerilerinde kayıplar yaşamaya başlar (örn: araba veya alet kullanmada zorlanma, para hesabı yapmakta zorlanma, fatura ödeme tarihlerini hatırlayamama gibi ). Daha önce bildiği yerlerde kaybolma, evin yolunu bulamama karıştırma, ev içinde odaları karıştırıyorsa bu durumlar Alzheimer hastalığı ile ilişkili olabilir.
Hastalık belirti ve semptom olmayan preklinik dönem ile başlar, sonrasında hafif bilişsel bozukluğun gözlenebileceği günlük işlevselliğin bozulmadığı evre takip eder. Hastalığın en çok tanı konduğu dönem unutkanlığın ve günlük işlerin hafif veya orta düzeyde etkilenmeye başladığı evrelerdir. İleri evre hastanın günlük ihtiyaçlarının başkasının yardımı ile devam ettiği dönemdir.
Migren, temelde genetik yapıdan kaynaklanan, başa giden damarların aşırı genişlemesi ve bu damarların çevresindeki sinir liflerinden salınan çeşitli kimyasalların uyarımı ile ortaya çıkan bir ağrıdır
Tek taraflı zonklama şeklinde bir ağrı olur. Hareketle, merdiven çıkma ile zonklama artar, beraberinde bulantı-kusma, ışık-ses rahatsızlığı oluşur. Genelde ağrı 4 saatten uzun sürer ve günlük yaşam aktivitelerini kısıtlar.
Migren tedavisi ağrı tedavisi ve koruyucu tedavi olarak yapılır. Ayda 2-3 arasında ağrı atağı olan kişilerde ağrı sırasında uygun ağrı kesici ile uygun dozda alınır. Koruyucu tedavi, baş ağrısı sayısını, ağrı şiddetini azaltmak için kullanılan tedavi şekline denir. Kullanılan ilaçlar ağrı kesici olmamasına karşın, bu tür ilaçların sürekli, her gün alınması ağrı sayısını, şiddetini ve sıklığını azaltır.
Açlık, öğün atlama, bazı gıdalar, az veya çok uyumak, hormonal değişiklikler, çevresel faktörler, stres
Baş ağrılarının nedeninin tespit edilebilmesi için; hastanın genel sağlık durumunun, yaşının; ağrının karakterinin, şiddetinin, yerleşiminin, tetikleyicilerinin, meydana gelme sıklığının ve neden olduğu diğer semptomların tespit edilmesi gerekir.
Bu süreçte hastanın uyku alışkanlıklarından, ailesinin hastalık öyküsüne kadar tüm detaylara da hakim olunması faydalı olacaktır. Kaslardaki gerilmeden kaynaklanan orta düzeyde rahatsızlık veren “gerilim tipi baş ağrıları”; boyun, kemik, disk, sinir kökü ve eklem kaynaklı “servikojenik baş ağrıları”; mevsim geçişlerinde şiddetlenen ve ataklar şeklinde görülen “küme tipi baş ağrıları” en sık görülen baş ağrısı çeşitlerine örnek olarak gösterilebilir.
Baş dönmesi ya da vertigo, dış dünyanın kişinin çevresinde döndüğünü görmesi ya da kişinin kendisinin dönüyormuş gibi olması duygusudur.
Baş dönmesine ek olarak mide bulantısı, kusma, soğuk terleme, kulaklarda çınlama uğultu, basınç hissi, işitmede azalma, göz kararması gibi yakınmalar eşlik edebilir.
Altta yatan hastalığa göre tedavi yapılır. En sık nedenlerin başında iç kulak denge sisteminin bozuklukları gelir. Bu durumlarda pozisyonel manevralar asıl tedavi yöntemini oluşturur, ek olarak medikal tedaviler uygulanır. Dirençli durumlarda ileri incelemeler yapılması gerekebilir.
Beyindeki elektriksel değişimler sonucu kişinin istemsiz hareketler yapıp davranış bozukluğu göstermesine neden olan; nöbetler halinde etkisini hissettiren nörolojik bir hastalıktır. Genetik faktörler, toksik maddeler ve beyin rahatsızlıkları epilepsiye neden olabilir.
Hastalığın; ergenlik döneminde başlayan ve uzun soluklu tedavi gerektiren Juvebil Myoklonik epilepsi; nöbetlerin ani şekilde beynin ön bölgesinde meydana gelen sorunlar neticesinde oluşan frontal lob epilepsisi; beyin şakak bölgesindeki sorunlar nedeniyle ortaya çıkan temporal lop epilepsisi gibi çeşitleri bulunmaktadır.
Beyindeki dopamin içeren nöronların azalması ve işlev bozukluğu sonucu ortaya çıkan kronik ve ilerleyici giden hareket bozukluğuna neden olan bir hastalıktır.
Klasik belirtileri ellerde titreme, hareketlerde yavaşlama, kaslarda katılık hali ve ayakta duruş bozukluğu dur.
İlaç tedavisi ile beyindeki dopamin ihtiyacının düzeltilmesi ile olur. İleri dönemlerde uygun durumlarda beyin pili ve cerrahi tedavi seçenekleri arasındadır.
Parkınson genellikle ileri yaşlarda ortaya çıkan bir hastalık olup her el titremesi Parkinson olarak görülmemeli ve klinik muayene ile iyi değerlendirilmelidir.
Hastalar en çok dikkat etmesi gereken konular ilaçlarını planlanan şekilde düzenli kullanması, doktor kontrollerini aksatmaması, günlük fiziksel aktiviteleri ve egzersizleri düzenli olarak yapması, beslenmede özellikle lifli gıdaları tercih etmesi şeklindedir.
Genetik yatkınlık, yüksek tansiyon, şeker hastalığı, obezite, alkol tüketimi, hareketsizlik, yüksek kolesterol, enfeksiyon ve doğumsal damar sorunları nedeniyle beyin damarlarında kalınlaşma, daralma, yırtılma ve tıkanma gibi problemlerin oluşması beyin ve damar hastalıklarına neden olabilir. Beyin damar hastalıkları ciddiye alınması gereken ve tedavi edilmediği takdirde ölüme yol açabilme potansiyeline sahip hastalıklar arasındadır. Beyin kanaması, felçler ve damar yırtılmasına bağlı olarak subaraknoid kanamalar beyin damar hastalıklarına örnek olarak gösterilebilir.
Halk arasında bunama hastalığı olarak bilinen demans; bilişsel yetilerin azaldığı durumlar için kullanılan genel bir terimdir. Başlı başına bir hastalık olmayan demans; hafıza, iletişim ve düşünce yetilerinin azalmasının ifadesinde kullanılır. Kısa dönemli hafıza kayıplarıyla etkisini hissettiren, düşünme yetisini azaltan, unutkanlığı arttıran, kişinin hayat kalitesini bozan bu rahatsızlık farklı nedenlerle oluşabilir. Beyin hücrelerinin ölmesi ya da zaman içerisinde sinirlerin hasar görmesi ya da geçirilen travmalar sonucunda kişi demans belirtileri göstermeye başlar. Beyin damar hastalıkları sonucu hücrelerin ölmeye başlaması durumu vasküler demans olarak adlandırılır.
Nöronların ölmesi, hasar görmesi ve işlevini yitirmesi sonucu kişinin istemsiz hareketlerle hayat kalitesinin azalması; bilişsel fonksiyonlarının gerilemesi sonucunu doğurmaktadır. Parkinson hastalığı, Wilson hastalığı, Huntington hastalığı, distoniler, diskineziler, huzursuz bacak sendromu ve esansiyel tremor hareket bozukluklarına örnek olarak gösterilebilir. Hareket bozukluklarında kişilerin istemsiz hareketleri yavaş ya da çok hızlı bir şekilde gözlenebilir. Hareketlerin bozukluğunun nedenlerinin tespit edilmesi hastalıkların semptomlarının ilerlemesini durdurabilir. Bu nedenle erken teşhis ve doğru tedavi hastanın hayatı üzerinde oldukça olumlu sonuçlara yol açabilmektedir.
Sinirler vücudun her bir noktasından mesaj alıp bu mesajları beyine ileterek konuşmayı, görmeyi, hissetmeyi ve düşünmeyi sağlarlar. Sinir hücrelerin miyelin adı verilen yalıtkan bir madde ile kaplıdır. Miyelinler zarar gördüğü zaman vücudun genelinde etkilerini hissettirirler. Miyelinlerin zarar görmesi sonucunda sinirler uyarılarını normalden çok daha yavaş iletmeye başlar. Bu durumda ise demiyelinizan hastalıkları görülür. Enfeksiyonlar, metabolik problemler, fiziksel travmalar ve oksijensiz kalınması durumunda ortaya çıkabilen demiyelinizian hastalıklara örnek olarak MS, Akut demyelinizan Ensefalomiyelit ve transvers miyelit gibi hastalıklar verilebilir.
Guillain-Barre sendromu, şeker hastalığı, vitamin yetersizlikleri, enfeksiyon, maruz kalınan toksinler gibi farklı nedenlerle ortaya çıkan polinöropatiler periferik sinirlerin zarar görmesi durumudur. Polinöropatiler; bağışıklık sisteminde ve metabolik sistemde görülen hastalıklar neticesinde veya toksinler ya da genetik faktörlerin etkisiyle oluşabilir.
Vücudun hareket etmesini sağlayan kaslar;
Kas ve sinirler arasında iletişim kopması sonucu kaslar işlevlerini kaybedebilirler. Sinir kas kavşağı hastalıkları, farklı nedenle oluşabilir. Genetik faktörler kadar sonradan edinilen kas hastalıklarının olduğu bilinmektedir. Kas güçsüzlüğü olarak bilinen Miyestenya Gravis ve amiyotrofik lateral skleroz sinir kas kavşağı hastalıklarına örnek olarak gösterilebilir.
Özel Ata Sağlık Hastanesi, gelişmiş teknolojik cihazları ve konusunda uzman nörologları bulunduran Nöroloji Kliniği İzmir ile hastalarına ayrıcalıklı ve nitelikli hizmetler sunmaktadır.
Elektromiyografi (EMG) Nedir? 20. yüzyılın ikinci yarısında, eleketronik alanında yaşanan gelişmelerle periferik sinirler ve kasların fizyolojisinin klinik ola...
Uzm.Dr. Hasan Ergün