
Özofagus, halk arasında bilinen ismiyle yemek borusu, ağız boşluğunu mideye bağlayan, yaklaşık 25 - 30 cm uzunluğunda kas yapısında bir tüptür. Kişi yuttuğu zaman, özefagus kas tabakaları kasılarak yiyecekleri mide içine doğru iter. Özofagusu oluşturan hücrelerin kontrolsüz şekilde çoğalmasıyla yemek borusu kanseri oluşur. En sık görülen kanserler arasında 7. sıradır.
Yemek borusu kanseri, özofagus olarak bilinen yemek borusunda oluşan bir kanser türüdür. Yemek borusu, ağızdan mideye yiyeceklerin geçişini sağlayan boru şeklindeki organdır. Bu kanser türü, genellikle ilerledikçe tanı konulması zor olan bir hastalık olabilir. Erken evrede belirti vermemesi, tedavi ve yaşam beklentisi üzerinde büyük bir etkisi olabilmektedir.
Özofagus kanserinin 2 tipi vardır; skuamöz (yassı hücreli) kanser ve adeno kanser. Bu iki ana türün dışında, nadiren özofagus sarkomları (kas hücrelerinden kaynaklanan kanser türü) da görülebilmektedir.
Tüm kanserlerin yüzde 1,5–2'sini, sindirim sistemi kanserlerinin ise yüzde 5-7'sini oluşturmaktadır. Görülme sıklığının coğrafi bölgelere göre değiştiği bilinmektedir. Ülkemizde de özellikle doğu bölgelerinde fazla görülmektedir. 50–70 yaşlarında sıklığı artmakta, 30 yaşın altında seyrek görülmektedir. Erkeklerde kadınlara oranla yaklaşık 2- 2.5 kat daha fazla rastlanmaktadır. Sigara ve alkol kullanımı riski arttırmaktadır.
Aşırı sıcak yemek ve içecek tüketmek, buğday, mısır ve pirinçten zengin, taze meyve ve sebzeden fakir diyet, tütsülenmiş gıda tüketimi, ailede yemek borusu kanseri tanısı almış birinci dereceden akraba olması, aşırı kilolu olmak, krnoik reflü hastalığı, barrett özofagus hastalığı, akalazya hastalığı tanısı almış olanlarda sık görülür.
Yemek borusu kanserinin tanısı ağızdan girilen kameralı bir sistem olan endoskopik kontrolle kanserli alanın gözle görülmesi ile konur. Ancak yemek borusu kanseri teşhisini kesinleştirmek için anormal görünen dokudan alınan parçanın patolojik olarak incelenmesi gerekmektedir.
Yemek borusu kanserinin tanısı konduktan sonra yukarıda sayılan evrelerden hangisinde olduğunu, yemek borusu duvarında ne kadar ilerlediğini belirleyebilmek için endoskopik ultrasonografi (EUS),bilgisayarlı tomografi denilen yöntemler kullanılır. Ayrıca tedavi veya yemek borusu kanseri ameliyatı olacak kişilerde kanserinin vücutta yayılımını belirlemek amacı ile PET/BT görüntüleme yapılabilir.
Yemek borusu kanseri tanısı koymak için çeşitli testler ve taramalar yapılabilir. En yaygın kullanılan yöntemler şunlardır:
Yemek borusu kanseri tedavisinde kullanılan yöntemler, kanserin evresine, tümörün yerine ve hastanın genel sağlık durumuna göre değişir. Başlıca tedavi seçenekleri şunlardır:
Yemek borusu kanserinin tedavisi evresi ve bulunduğu bölgeye göre farklılık göstermektedir. Hastalar medikal onkolog, radyasyon onkoloğu ve cerrahtan oluşan multidisipliner bir ekip tarafından tedavi edilirler. Tedavi hastanın durumuna, tümörün yerleşimine ve yayılımına bağlıdır. Yemek borusu kanserinde en etkin tedavi yöntemi ameliyattır.
Hastada tümör yaygın evrede değilse ve başka organ tutulumu yoksa adenokarsinom veya yassı hücreli (skuamöz) evre 1-2. evre yemek borusu kanserlerinde öncelikle cerrahi tedavi uygulanırken evre 3 tümörlerde radyoterapi ve kemoterapi birleştirildiği bir tedavi sonrasında cerrahi ameliyata uygun hale gelen hastalarda ameliyat planlanmaktadır. Evre 4 kanserler genellikle ameliyata uygun olmayıp, bu hasta grubunda kemoterapi ve radyoterapi tedavisi uygulanmaktadır.
Cerrahi teknik tümörün yerleşimine göre değişebilir. Cerrahi girişimde açık, kapalı (laparoskopik),veya robotik tekniklerden uygun olanı seçilebilir.
Mideye yakın yerleşimli tümörlerde karından ya da göğüs kafesinden yapılan kesiler ile yemek borusunun hastalıklı alt bölümü çıkarılarak kalan bölüm mide ile birleştirilir. Diğer bir grup hastada ise tüm yemek borusunun çıkarılması gerekebilir. Bu hallerde kalın barsak veya mide kullanılarak yeni bir yemek borusu yapılır.
İleri evre yemek borusu kanserlerinde tümör etraf dokuyu tutmuş, diğer organlara yayılmış olabilir. Cerrahi olarak çıkarılması mümkün olmayan ya da fayda sağlamayacak olan bu hastalarda yukarıda bahsettiğimiz radyoterapi ve kemoterapi tedavileri uygulanır. Ancak hastanın yemek yiyebilmesini ve beslenmesi sağlamak amacı ile tümörün tıkadığı yemek borunun içine endoskopi ile stent konarak tekrar besinlerin mideye geçişi sağlanabilir. Bu işlem yapılamaz ise ameliyat ile mideye yerleştirilecek bir tüp yardımıyla direkt mide içine özel mamalar verilerek hastanın beslenmesi sağlanabilir.
Yemek borusu kanseri ameliyatı vücudun en önemli ameliyatlarından biridir. Ameliyat sonrası erken dönemde nadir de olsa yemek borusu ile mide veya yeni yemek borusu olan barsak arasındaki birleşme bölgesinde kaçak olabilir. Ameliyat sonrasında doktorunuzun söylediklerine harfiyen uymanız komplikasyonları engellemek açısından çok önemlidir.
Yemek borusu kanseri ameliyat sonrası dikkat edilmesi gereken konuların en başında beslenme gelir. Hastanın sık sık az az beslenmesi ve özellikle ameliyat sonrası dönemde yeterli kaloriyi alması gereklidir. Yukarıda sayılan kansere sebep olan beslenme tarzından uzak durulmalıdır.
İlk başvuru ve tanı için genel cerrahi ve gastroententereloji bölümleri uygun olmakla birlikte yemek borusu kanserinin tedavisi multidisipliner (birden fazla bölümün iş birliği) yaklaşımı gerektirir.
Genel cerrahi ve gastaroenterelojinin dışında medikal onkoloji, radyasyon onkolojisi, radyoloji, patoloji, genetik yemek borusu kanserinin tanı, tedavi ve takibinde yer almaktadır. Diyet ve beslenme bölümünün özellikle ameliyat sonrası dönemde desteği çok önemlidir.
Yemek borusu kanseri tedavi edilmediği durumda ilerleyen, yayılan bir hastalıktır ve ölüme sebep olabilir. İleri evre hastalıkta cerrahi tedavi mümkün olmayabilir.
Bu hastalığa sahip kişilerde erken dönemde beslenme ile ilgili sorun yaşanmayabilirken, hastalık ilerledikçe katı gıdaların yutulmasında sorunlar çıkabilir. Bu hastalarda püre tarzı yada sulu gıdalarla beslenme, yiyeceklerin iyi çiğnenmesi, küçük lokmalar tavsiye edilir. Bu şekilde alınan kalori yetersiz ve kilo kaybı oluyor ise takviye amaçlı özel hazır mamalar kullanılabilir.
Tüm kanserler gibi yemek borusu kanserinin tekrarlama ihtimali vardır. Bu yüzden hastaların ameliyat sonrası takiplerini aksatmamaları ve düzenli kontrole gelmeleri gerekmektedir.
Barrett özofagus yemek borusu kanseri için önemli bir risk nedenidir. Uzun süreli reflü, alkol ve sigara kullanımı ile birleştiğinde Barrett özofagusa neden olabilmektedir. Gastroözefajial reflü nedeniyle mide asidine uzun süreli maruz kalan özefagus alt ucunda tahribat oluşur. Tahriş olan bu kısımda yemek borusu hücreleri değişime uğrayarak yıllar içinde kansere yol açabilir.
Yemek borusu kanseri, erken evrelerde belirti göstermediği için teşhisi zor olabilir. Ancak, sağlıklı yaşam tarzı alışkanlıkları benimsemek ve düzenli sağlık kontrolleri yapmak, riskleri azaltabilir ve erken teşhisi mümkün kılabilir. Her ne kadar tedavi süreci zorlu olsa da, günümüzde birçok gelişmiş tedavi seçeneği sayesinde bu kanser türüyle mücadele etmek daha mümkün hale gelmiştir.